Gezegenimizin ötesinde neler olduğuna dair yapılan keşifler, tarih boyunca insanoğlunun en çok ilgisini çeken gelişmeler arasında yer almıştır. Uzaylılar var mı? Başka gezegenlere yerleşmek mümkün mü? Karadeliklerin fotoğrafı çekilebilir mi? Bunlar ve benzeri sorular hem bizim hem bilim insanlarının aklını hep meşgul etmiş, ve birbirinden ilginç bilimsel gelişmelerin önünü açmıştır. Yazının başlığında gördüğünüz soru da bunlardan bir tanesi… Uzay madenciliği, yalnızca ilgi çekici bir konsept olduğu için değil, insanlığa büyük faydalar sağlayabilecek oluşuyla da dikkate değer bir konu. Biz de bu yazımızda gezegenimizin biraz dışına çıktık, ve uzayın derinliklerindeki altınları bulmak için küçük bir keşif yaptık.
Gelin, insanoğlunun kökeni binlerce yıl öncesine dayanan ve günümüzde artarak devam eden altın sevdasına biraz daha yakından bakalım…
Altının Oluşumu & Dünyamıza Ulaşması
Altının oluşumuna ve gezegenimize nasıl ulaştığına dair birkaç şey söylersek, neden uzayda altın aradığımız daha iyi anlaşılabilir. Bilim insanları, önceleri, altının süpernova patlamaları esnasında meydana geldiğini düşünüyordu. Daha sonra ise, altının -ve demirden ağır diğer elementlerin- nötron yıldızlarının çarpışmaları sonucunda meydana gelmiş olabileceği teorisi ön plana çıktı.
Şimdi gelelim altının gezegenimize nasıl ulaştığına. Dünyanın oluşumu sırasında, yukarıda bahsettiğimiz süreçlerin sonucunda ortaya çıkan ve uzayda mevcut olan altının gezegenimizin oluşma sürecinde rol oynadığı, demir ve diğer ağır elementlerle birlikte dünyanın çekirdeğine doğru çöktüğü düşünülüyor. Pek çok bilim insanı, bugün bizim yeryüzünde ulaşabildiğimiz altınların önemli bir kısmının, gezegenimize düşen asteroitlerden geldiğini söylüyor. Bir diğer teori de, yüzeye ulaşan altınların çok derinlerden, çekirdek ve yeryüzü arasındaki manto tabakasından geldiğini iddia ediyor. Her durumda, gezegenimizdeki altının zaten uzaydan geldiğini, ve milyonlarca yıllık jeolojik süreçleri takiben bize ulaştığını söyleyebiliriz.
Asteroitlerin Potansiyeli & Uzay Madenciliği
Güneş sistemimizin dünyamızdan daha zengin kaynaklara sahip olabileceği düşüncesi çok da sıra dışı sayılmaz- 8 gezegen, 300’e yakın ay, binlerce büyük ve milyonlarca küçük asteroitte, çok ciddi miktarlarda değerli metal bulunması olası. Öyle ki bilim insanları da, asteroitlerde ve uzayda bıraktığımız kalıntılarda, toplam milyarlarca dolarlık altın, platinyum, ve elmas bulunabileceğini düşünüyor.
Jeff Bezos ve Elon Musk’ın uzay yarışı dünya çapında bolca ilgi toplasa da; Nasa’nın, 16 Psyche ismi verilen ve metal zengini olduğu tespit edilen asteroidi incelemek için geçtiğimiz senenin sonlarında bir keşif görevi başlattığı pek bilinmiyor. Yine pek bilinmeyen bir başka “küçük detay” ise, 2029’da ulaşılması planlanan, metal-demir yapısıyla gezegenimizin çekirdeğine dair bize değerli bilgiler vermesi beklenen bu asteroitteki altının değerinin 700 kentilyon doları bulabileceği- bu, dünyada kişi başına 93 milyar dolar demek…
Tabii bol miktarda altın, platinyum ve nikel içerdiği düşünülen 16 Psyche’ın -ve diğer asteroitlerin- madencilik faaliyetlerine konu olması şu an için varsayımsal kalıyor. Bunun öncelikli sebeplerinden bir tanesi, bu işlemin şu an net olarak kestirilemeyen çok yüksek bütçeler gerektirecek olması. Bunun yanı sıra, asteroit madenciliğinin mühendislik anlamında da pek çok zorluğu barındırabileceği düşünülüyor- dönmekte olan, neredeyse sıfır yerçekimine sahip asteroidin nasıl kazılacağı, çıkartılan malzemelerin nasıl işleneceği, ne tip ekipmanlar kullanılacağı gibi sorular bilim insanlarının aklını meşgul etmeye devam ediyor. Bunlara ek olarak, uzayda serbest halde “gezinen” asteroitlerin tam olarak kime ait sayılabileceği, örneğin aynı asteroitte kazı yapmak isteyen iki farklı şirket olması durumunda ne olacağı, bir şirketin ya da ülkenin uzaydaki bir yapıya sahip olup olamayacağı gibi etik sorular da ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, evet; geleceğin uzay madenciliğinde olduğunu söylemek teknik olarak gayet mümkün. Bununla birlikte, bu geleceğin ne kadar yakın olduğunu söylemek şu an için zor gibi görünüyor.
Altını Uzayda Aramayın!
Her ne kadar yukarıda da bahsettiğimiz üzere gök cisimlerinde büyük ihtimalle bol miktarda altın bulunsa da, bu değerli metale ulaşmanın çok daha pratik, uygun fiyatlı -ve tabii çok daha güvenli- alternatif bir yolu mevcut. Minted’ın ücretsiz mobil uygulaması ile, siz de 0.1 gram gibi küçük miktarlardan başlayarak düzenli altın biriktirmeye başlayabilir, finansal anlamda daha güvenli bir gelecek için ilk adımı şimdi atabilirsiniz.
Otomatik birikim talimatı, ücretsiz altın ve gümüş transferi, her biri Nadir Metal Rafineri sertifikalı fiziksel altın siparişi imkânı ve çok daha fazlası… Minted’ın sizlere sunduğu ayrıcalıklarla güvenle altın biriktirmeye başlamak için, aşağıdaki bağlantılara tıklamanız yeterli.